Kapsam
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (‘’TTK’’) ile anonim şirketlere yalnızca nakdi sermaye değil ayrıca ayni nitelikte sermaye de konulmasına imkân verilmektedir. Diğer bir ifade ile Şirkete taahhüt edilen sermaye nakdi sermaye olabileceği gibi ayni sermaye de olabilmektedir.
Şirket sermayesinin bir kısmının veya tamamının ayni sermayeden oluşması mümkün olup, ayni sermeye kuruluş işlemlerinde kullanılabileceği gibi sonradan gerçekleştirilecek sermaye artırımları için de geçerli bir alternatiftir.
Ayni sermayesi olarak belirlenebilecek malvarlığı unsurları nelerdir?
Ayni sermaye; TTK madde 127’de belirlendiği şekliyle para dışında kalan nakden değerlendirilebilen her türlü malvarlığı unsurunu kapsamaktadır. Söz konusu hüküm para dışında;
i) alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
ii) Fikrî mülkiyet hakları, iii) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
iv) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
v) Kişisel emek,
vi) Ticari itibar,
vii) Ticari işletmeler,
viii) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
ix) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
x) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer sermaye olarak kabul edilebilmektedir.
TTK 342’nci maddesinde de üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak konulabileceği belirtilmektedir. Ancak, hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olarak kabul edilemeyecektir.
Taahhüt edilen ayni sermayenin değeri nasıl belirlenecektir?
TTK’nın128’inci maddesi uyarınca şirket esas sözleşmesinde bilirkişi tarafından belirlenen değerin kabul edileceği hüküm altına alınmaktadır. Öte yandan, TTK 343’üncü maddeye göre de ayni sermayenin şirkete konulabilmesi açısından söz konusu malvarlığı unsurlarının Türk lirası olarak karşılıkları ve pay miktarlarının belirlenebilmesi için şirket merkezinin yerdeki asliye ticaret mahkemesinin atadığı bir bilirkişinin değerleme raporu düzenlemesi gereklidir.
Ayni sermaye borcu ne zaman ödenmiş olur?
TTK 128’inci maddesi kapsamında, taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunacaktır.
Ayrıca, TTK 344’üncü madde uyarınca nakden taahhüt edilen sermayenin %25’inin ödendikten sonra geriye kalan sermaye borcu için tanımlanmış bulunan 24 aylık süre, ayni sermaye söz konusu olduğunda yürürlük bulamayacağından, bu anlamda bir kısmi ifaden söz edilemeyecektir.
Ayni sermaye koymanın vergisel sonuçları
Şirket ortaklarının ayni mallarını sermaye olarak koymaları, kendileri nezdinde bu malların elden çıkarılması olacağından kurumlar vergisi, gelir vergisi katma değer vergisi gibi vergisel sonuçlar doğurabilecektir. Ancak ortaklardan önce ayni sermaye konulmasının, sermaye konulan şirket açısından önemli bir indirim imkânı yaratan Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (“KVK”) 10’uncu maddesinde kendine yer bulan nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz indiriminden faydalanılamayacağı unutulmamalıdır. Nitekim, söz konusu indirim yalnızca nakdi sermaye konulmasının teşviki kapsamında getirilmiştir.
Ortakların koyduğu ayni sermaye konu varlıklar içinse genel hatlarıyla vergileme durumu aşağıdaki şekilde olup, teknik bir konu olan vergileme kapsamında kesin bir sonuç için konu özelinde değerlendirilme yapılması gerekecektir.
Kurumlar Vergisi: Sermaye koyan tarafın kurumsal yapıda bir ortak olması durumunda, söz konusu elden çıkarılan ayni varlıklar prensip olarak kurumlar vergisinin konusuna girecektir. Öte yandan kurumlar vergisi mükellef ortak tarafından şartların sağlanması durumunda KVK 19’uncu maddesinde kendine yer bulan bölünme durumunda konulan ayni sermayeler için tam istisnadan ya da KVK 5’inci maddesi kapsamında %50 oranındaki kurumlar istisnadan faydalanılması söz konusu olabilecektir.
Gelir Vergisi: Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80’inci maddesi kapsamında ayni sermaye olarak konulan varlıkların vergilendirilmesi söz konusu olabilir. Öte yandan, sermaye şirketi ortağı olan gerçek kişilerin gelir vergisinin konusuna giren varlıkları beş yıl elde tutması sonrasında elden çıkarması veyahut ivazsız olarak elde etmiş olması gibi istisnai durumlarda değer artış kazancından bahsedilemeyecektir. Söz konusu ayni sermaye konusu varlığın ticari bir işletmeye ait olması durumunda ise elden çıkarılan bu varlıklar ticari kazanç kapsamında gelir vergisine tabi olacaklardır.
Katma Değer Vergisi: Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1 ‘inci maddesi kapsamında “Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler” KDV’nin konusunu oluşturmaktadır.
İlgili mevzuat kapsamında, söz konusu ayni sermaye olarak konulan varlıkların sahibinin KDV mükellefi olmadığı ve yukarıda sayılan faaliyetler ile de meşgul olmadığı bir durumda ayni sermaye konulmak suretiyle gerçekleştirilen teslim KDV’nin konusuna girmeyecektir. Aksi durumda ise söz konusu sermaye koyma işlemi KDV’ye tabi olabilecektir.
Harçlar: Harçlar Kanunu’nun 123’üncü maddesinde kuruluş ve sermaye artırımı işlemlerinin harçlardan müstesna tutulduğu hüküm altına alınmaktadır. Bu kapsamda ayni sermaye konulmasına ilişkin işlemler Harçlar Kanunu kapsamında ödenecek harçlardan istisna edilmektedir.